PANDEMİ VE İSTİHDAM
Pandemi, dünya üzerinde birden fazla ülkede etki göstererek geniş coğrafyalara yayılma eğiliminde olan salgın hastalıkları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Salgını kontrol altına alma ve korunma önlemleri inşa etme süreçleri toplumsal ve küresel ölçekte pek çok farklı alanı doğrudan etkiler. Enfeksiyon riskini azaltmak adına ülkelerin aldığı önlemler ekonomik, sosyal, iktisadi vb. disiplinler üzerinde değişimlere yol açar; işgücü, sermaye, kalkınma gibi kavramlar ile direkt ilişki içerisinde olan istihdam sektörü de ise süreçte dönüşmeye ve yenilenmeye meyillidir.
Devletler ve şirketler kısıtlama tedbirleri almak durumunda kalacağından planlı işleyiş sekteye uğrayabilir. Muhtelif önlemlerin kapsamı zamanla ya da ani şekilde sapmalara da açıktır. Sektör ya da departman bazlı geçici faaliyet durdurma kararları ya da üretimin ani şekilde durdurulması olasılıklar dahilindedir. İnsani yardımın ve maddi teşviklerin yapılması hem ulusal hem de küresel boyutlu ekonomik krizlere sebep olabilir. Ülkeler arası sınırların kapatılması ya da ülke içi ulaşımın durması nakliye, ithalat ve ihracat akışını bozabilir. Hizmet ve mal arzında orantısızlık meydana gelebilir. Üretimin sekteye uğraması ülkeleri yeni işsiz sayısının orantısız artışı ile karşı karşıya bırakabilir. Pandemi dönemleri sendikalardan üniversitelere, yerel yönetimlerden ekonomi kuruluşlarına, sivil yapılanmalardan sanayi kollarına ve bürokratik otoritelere değin her bir aktör için süreç zorlayıcıdır.
Salgın hastalık süreçlerinde alınan katı tedbirler hem sosyal hayatı hem de ekonomiyi durma noktasına getirme riski taşıdığından, bu dönemlerin doğru yöntem ve kaynaklarla idare edilmesi gerekir. İş alanı oluşturma anlamına gelen istihdam çatısı altında da benzer bir yeni yapılanmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin mevcut teknolojik araçlarla kullanımı hem genel olarak hem de pandemi özelinde istihdam sağlamayabilmenin ön koşullarından biridir. Günümüzde, insanlar arası fiziksel teması engelleyen ya da kısıtlayan salgın hastalık süreçlerinin yönetiminde dijitalleşme ve çalışma modeli reformu gibi kavramlar öne çıkmaktadır.
Çalışma Modellerinin Dönüşümü
Alışılagelmiş sosyalleşme standartlarının ortadan kalktığı ve sosyal izolasyonun egemen hâle geldiği pandemi dönemlerinde, farklı sektörden ve ölçekten şirketlerin çalışma şartlarında revizeye gitmesi gerekir. Bireylerin kendini toplumdan bütünüyle ya da kısmi olarak yalıtmasını ifade eden sosyal izolasyon, iş dünyası tarafından doğru şekilde uygulanmalıdır. Fiziksel emek-yoğun çalışılan fabrika benzeri sanayi kuruluşlarından masa başı stilde çalışılan işletmelere ve hizmet sektörüne değin hemen her kurum ve kuruluş için farklı dönüşüm yöntemleri gerekebilir. İşyerinde faaliyet göstermeyi ifade eden tam zamanlı ya da yarı zamanlı çalışma modelleri yerine serbest, uzaktan ya da hibrit çalışma sistemleri ön plana çıkar.
İşgücünün, teknolojik üretim araçlarını kullanarak fiziksel ofis dışında iş görmesi usulüne dayanan uzaktan çalışma, pandemi süreçlerinin başat kurtarıcılarından biridir. Çünkü, bulaş hızını azaltmak adına izole olma kıstasını karşılarken üretimin devam ediyor olması sürdürülebilirlik için son derece önemlidir. İşveren ve işçi arasında kurulan ve evden çalışma olarak da adlandırılan bu iş ilişkisinin yanı sıra, bir diğer yöntem de yarı evden-yarı işyerinden çalışmaya dayanan hibrit sistemdir. Öz disiplin, zaman kontrolü, özgür çalışma ortamı, gelir ve gider optimizasyonu, sermaye ve yatırım avantajı gibi getirileri ile iş dünyasına yeni bir soluk getiren bu modellemelere kısmi geçişlerin çok önceden başlamış olduğu da bir gerçek. Bu tür yeni çalışma sistemlerine geçişte dijital altyapılar devreye girer. Zaman yönetim uygulamaları, sanal veri depolama sistemleri, video konferans programları başta olmak üzere, dijital araçların etkili kullanımı ve gerekli eğitimlerin sağlanması adaptasyonun ön koşuludur.
Comments are closed